Osmanlı İmparatorluğunun son
dönemi diyebileceğimiz on dokuzuncu yüz yılın ortalarından itibaren, Yunan
yayılmacılığı doruk noktasına ulaşmış, Ege adalarının tümünü ele geçirme
planlarını hayata sokmuşlardı. Hedeflerindeki ilk ada, Ege’nin en büyük adası
olan Girit adasıydı. Adada yaşayan Rumları teşvik ve tahrik ediyorlar, adada
yaşayan Türkleri, adadan çıkarmanın, kaçırmanın hesaplarını yapıyorlardı.
Yapılan tahriklerin en tesirlisi Adada bulunan Yanya kilisesi patrikliğinin,
hiç bıkmadan her gün gerçekleştirdiği, bütün kiliselerde yapılmasını
sağladığı tahriklerdi. Bu tahriklere kapılan ada Rumları 1880’li yıllardan
itibaren isyan etmeye başladılar. Bu isyanların en büyüklerinden
biri 1895 isyanı ile ada kana bulanmış, binlerce Giritli Türk acımasız
usullerle katledilmiş, adanın Türk halkına büyük bir travma yaşatılmıştı. Bu travma sırasında, Yunan
çetecilerine karşı koyan Karaman Türklerinden büyük şeyh ve bey ailesinin
büyük oğulları Ali, adadan kaçmak zorunda kalmış ve Anadolu’ya gitmiştir. O
sırada imparatorlukta 1908 meşrutiyeti ilan edilmiş, ordu yeniden
düzenlenmeye başlamıştı. Başka yapacak hiçbir iş bulamayan Ali, orduya
katılmış ve tam on sekiz sene askerlik yaparak baş çavuş rütbesi ile terhis
edilmişti. Askerlik hayatı boyunca Giritli Ali çavuş adı ile tanınan Ali’nin
yaşadıkları, bıraktığı notlarla elimize ulaşmış ve bu notlardan elinizdeki bu
roman tasarlanarak yazılmıştır. Romanda anlatılanların tümüne
yakını gerçektir. Askerlik hayatı boyunca, Balkan savaşı, Çanakkale savaşı ve
Kurtuluş Savaşlarını içinde yaşayan Giritli Ali Çavuş’un destansı hikayesi
romanın ana konusu olmuştur. Romanda ayrıca Girit Türklerinin yaşamlarını,
gelenek ve göreneklerini, tekke ve dergâhların Girit Türklerinin
hayatlarındaki yerini; onların çektikleri acıları, sıkıntıları, yaşadıkları
gaddarca katliamları bulabileceksiniz. Romanın son bölümü Kurtuluş savaşı
ve sonrasına ait yaşam ile ilgilidir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında İzmir ve
çevresindeki yaşam, yeni Türk devletine uyum çabaları ve o dönemin ekonomik
hayatı da romanda yeteri kadar verilmiştir. Akıcı bir üslûp ile yazılan bu
kitabı, bitirmeden elinizden bırakamayacağınızı iddia ederken hiç sıkılmadan
okuyacağınıza da garanti veriyoruz. |