Bugünkü arkeolojik verilere göre
en az beş bin yıllık tarihe sahip olan Kilis ve çevresinin, tarih öncesi
dönemde başlayıp Oylum Höyük ile şekillenen ilk yerleşimine ait bölümleri
okuyup duygulanmamak elde değil. Daha düne kadar çok ciddiye alınmayan, adının
ne anlama geldiği bile pek bilinmeyen Kilis’in, aslında ne kadar derin bir
tarihe ve yoğun bir kültürel mirasa ev sahipliği yaptığını görmekteyiz.
Hem ticari hem de askeri anlamda
bir kavşak noktası olan Kilis’in bu özelliği nedeni ile, tarih öncesi dönemden
Cumhuriyetin ilanına kadar geçen binlerce yıl boyunca 47 farklı devlet, beylik
ve emirlikçe yönetilmiş olmasının, yine bu nedenle Kilis’in gelişme
gösteremeyip Kargamış ve Halep arasında sıkışıp kalmasının sonuçları bugün de
yaşadığımız sorunların temelini oluşturmaktadır.
Roma, Makedonya ve Selevkosların
dışında, Ortadoğu’da kurulmuş her devletin egemenliği altına giren Kilis
(Kurus-Ravendan) tüm bu devletlerin dini, askeri, ticari ve sosyal
kültürlerinden az veya çok etkilenmiştir.