Hekimlik dünyanın en saygın
mesleklerinden biridir. Hasta söz konusu olduğunda hekimin gecesi, gündüzü,
tatil günü veya özel bir günü olmaz. Hekimler daha önce hiç görmedikleri, belki
bir daha hiç göremeyecekleri hastaları sağlığına kavuşturmak için canla başla
çalışır, bazen onlardan aldıkları mikroplarla hayatlarını kaybedebilirler. Bu
yüce mesleğin saygınlığına gölge düşürmemek için herkesin üzerine düşeni
yapması gerektiğine inanıyorum.
Osmanlı İmparatorluğu yıkılma ve
yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması dönemlerinde Tıbbiyelilerin o günkü
kötü şartlarda, çok büyük caba gösterdiklerini, Vatan sevgisi, Vatanın
kalkınması uğruna çok büyük fedakarlıklar yaptıklarını, gerektiğinde canlarını
seve, seve verdiklerini biliyoruz. Yaşadığımız bu topraklarda hürriyet uğruna,
gelişmiş bir ülke olmak uğruna ne kadar büyük bedellerin ödendiğini bilirsek,
onları korumak için daha dikkatli olur, daha büyük caba gösteririz. Ayrıca
bunları bilmek, bu bedelleri ödeyenleri daha yakından tanımak, onları saygı ile
anmak bizlerin bir vefa borcudur da. Bu duygularla kitabın son kısmında
ülkemizde iz bırakan hocalarımıza, doktorlarımıza yer vermeyi bir görev saydım.